27 Ağustos 2010 Cuma

Hakkıdır paraya tapan hepimizin istiklal!!!

Kayış koptu artık ey insanoğlu!!!
Zaman gecti düzen değişti ve hersey bitti
Kimin haklı olduğu belli değil çünkü haklılık kavramı diye birsey kalmadı
Hak kalmadı çünkü
Bu zamanda artık herkesin herseye hakkı var 
Hayat bilgisi dersinde kaldı artık o ' özgürlük baskalarinin haklarını cignememek bireylerin yasama özgürlüklerini ellerinden almamak ' falan filan lafları
Isteyen parası olan her seyin sahibi bu duzdende
İnsanlarin yüzleri kizarmiyor artık 
Paranin renklerini aliyor yüzler
Bı yesillik fazla olsun bı mavilik atayım  önüne ve sen sonsuza dek beni ez ye bitir..al bütün hakkım senin olsun
Sorsan baksan herkes eşitlikten yana .. Yalan da soylemiyorlar evet eşitlik ama kendi degerlerine göre eşitlik.. zenginin daha zenginle arsizin daha arsizla eşit olduğu bı eşitlik istenir oldu.. Kazanmak çalışmak çalıştığın için kazanmak gibi basit doğruluklar kimsenin azından çıkmaz oldu
Bosuna yasioruz be hepimiz...ben böle yazdım die doğru mu davranıyorum ki..
Hayır hemde kocaman bı hayır.. Konusmaya gelince tam superim bende hepiniz gibi ama hakkı kim diye sorsanız en fazla koşar aynaya bakarım e iste burda nasıl görmezsiniz diye.. Ne doğrudur biliyormusunuz...
Bu hayata hakettiğini veren tek canlı lamadir...

20 Ağustos 2010 Cuma

  Anne diye bağırır insan bası her sıkıştığında istemeden... Korktuğunda uzuldugunde sevindiğinde onu ister yanında... İste bu hikaye her ihtiyacım oldugunda ve olmadığında ağzımdan çıkan anne bagirtisi hakkında...
  Cok hatirlamiyorum süslü kirisiksiz hallerini. Sade fotograflar var elde.. Kanitlarcasina gençliğini.. Gülen gozleri ise hep hatirimda..
  İlk animi ben mı uydurdum yoksa gercekten yasandi mi bilemiyorum. Zaten anılara sarılmak için daha çok zaman var önümüzde.
 Herkesin ki gibi benim ki de. Fedakar sıcak sevecen guvenilir.. Ama bunlar değil asıl anlatmak istediğim. Asıl anlatmak istediğim 'Onlar'... Aslında belki de sadece O...
 Kabul etmeliyim ki öyle çok çarpıcı bir kadın olmadı hiç.. Hani su fettan tiplerden..hep başarılarıyla anılmış annesi öyle anlatır. Güzel bir ağız , cikik bir alın , ortalama bir boyla devam etmiş hayatına. Bir de biraz çukurda, küçük ama konu ben olunca koskocaman olan gözler.. Ama kendi hayatını ne zaman görmeyi bıraktı iste onu bilemem...
  Herkes için bir baskası olan ve hep baskaları için yaşayan başka biri... Çok ağlamış, ona sorsan idare eden fakat bence çok mutsuz bir evliliğe iki cocuk vermiş bir kadın.. Evlilik cüzdanını evde bıraktığında kendine çok güvenen , girdiği her ortamda kisik sesle 'benim' deyip yaptıklarıyla avaz avaz buradayım diye bağıran , sevilmeyi de seven ama sevmek konu olunca iste onu en iyi bilen biri... Arkadaşlığı bana öğreten ilk öğretmen.. Bunların hepsi iste benim annem...
  Hani derler ya anneler kanatsiz melekler diye..
Al anne kanatlarını kaldırdığın tozlu yerden, tak sırtına, uç ozgurce artık...
Bırak beni, kardesimi , eşini... Bak herkes uçup gidiyor özgürce.. Sen , bir gün doneriz diye o yuvayı sıcak tutma artik.. Yasa hayatını... Kimbilir belki farkedersin ozaman sevilmeyi aslında en çok senin hakettigini....

Basliksiz..

Geç mı kalındı mutluluğa acaba? 
Karamsar yazılar var bu ara kalemimin ucunda
Aslında hayata baktığımda o ne bana aldiriyor nede karamsarligima
Geçiyor zaman akıyor bildigi gibi yaşatıyor belkide aslında yasamam gerekenleri... 
Güzel bir yer burası... deniz güzel hava esti yine güzel güzel.. Ama iste insanın ici demekki guZel olması gereken..
Sanki içtiğim kahvenin tadı yok bu aralar.. ya çok sade geliyor kahveler yada sadelikten karmakarışık olmuş gibi.. Müzik biraz fazla mı yüksek ne? RuZgar sanki toz toprak getiriyor bana kimilerine göre tatlı tali eserken...
Ateş var bilmiyorsunuz köpeğim Güler genelde hem gözleriyle hemde cogu insandan daha çok içten ice.. bu ara o kuyruğunu biraz fazlamı sallıyor sanki o da mı battı yoksa?
Gecicek bu günler biliyorum bana da  yaz gelecek belkide cogu insandan giderken.. İcimin havAsı yumuşayacak deniz kokusu gelecek burnuma..
 sevgilimin kirpiklerini gördüğümde yine inanamiycam bu güzelliğe.. Ateşin en sevdiğim yeri yine kuyruğu olacak sallamasi sanki ihtiyacım olacak serinliği vericek bana...gececek biliyorum bu sonbahar sert gececek ama bitecek biliyorum...
  

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Yazmaya başlamak..
Bizim gibiler diycem gerçi henüz ' yazmak' konu olunca ne olduğumu pek bilemiyorum ama
yinede bizim gibiler!! kendini bilmezler, bir biraktilarmi yazmayı tekrar o yola giremezler.
Biriktirmediklerini sanıp biriktirdiklerine guvenemezler. Ya bir ask gerekir kalemi ele almak için
ya da tarifsiz bir acı. Öyle ' bugün Güneş açtı ,kuşlar uçtu, deniz taştı yetmez kaleme...

Beni ise iten yazmaya ne tarifsiz bir acı, ne ask, ne de doga bugün..
sadece ölmek üzere olan bir yeteneğin son tutunusu hayata sanki..

Neden mı böyle söyledim.. Bakın dinleyin o zaman..
Çok asiktim bir zaman - ellerimin titremesinden yazamadim.
Acı çektim sonra- gözyaşlarımdan yazamadim.
Mutlu oldum tarifsiz - nasılsa gecer diye yazamadim...

Ama şimdi uçlarda değil duygular... Kalem kadar kağıda yakınlar..

Belki de bu yüzden sadece yazdığımı sandim...