Kayış koptu artık ey insanoğlu!!!
Zaman gecti düzen değişti ve hersey bitti
Kimin haklı olduğu belli değil çünkü haklılık kavramı diye birsey kalmadı
Hak kalmadı çünkü
Bu zamanda artık herkesin herseye hakkı var
Hayat bilgisi dersinde kaldı artık o ' özgürlük baskalarinin haklarını cignememek bireylerin yasama özgürlüklerini ellerinden almamak ' falan filan lafları
Isteyen parası olan her seyin sahibi bu duzdende
İnsanlarin yüzleri kizarmiyor artık
Paranin renklerini aliyor yüzler
Bı yesillik fazla olsun bı mavilik atayım önüne ve sen sonsuza dek beni ez ye bitir..al bütün hakkım senin olsun
Sorsan baksan herkes eşitlikten yana .. Yalan da soylemiyorlar evet eşitlik ama kendi degerlerine göre eşitlik.. zenginin daha zenginle arsizin daha arsizla eşit olduğu bı eşitlik istenir oldu.. Kazanmak çalışmak çalıştığın için kazanmak gibi basit doğruluklar kimsenin azından çıkmaz oldu
Bosuna yasioruz be hepimiz...ben böle yazdım die doğru mu davranıyorum ki..
Hayır hemde kocaman bı hayır.. Konusmaya gelince tam superim bende hepiniz gibi ama hakkı kim diye sorsanız en fazla koşar aynaya bakarım e iste burda nasıl görmezsiniz diye.. Ne doğrudur biliyormusunuz...
Bu hayata hakettiğini veren tek canlı lamadir...
..bir bahar esintisi
27 Ağustos 2010 Cuma
20 Ağustos 2010 Cuma
Anne diye bağırır insan bası her sıkıştığında istemeden... Korktuğunda uzuldugunde sevindiğinde onu ister yanında... İste bu hikaye her ihtiyacım oldugunda ve olmadığında ağzımdan çıkan anne bagirtisi hakkında...
Cok hatirlamiyorum süslü kirisiksiz hallerini. Sade fotograflar var elde.. Kanitlarcasina gençliğini.. Gülen gozleri ise hep hatirimda..
İlk animi ben mı uydurdum yoksa gercekten yasandi mi bilemiyorum. Zaten anılara sarılmak için daha çok zaman var önümüzde.
Herkesin ki gibi benim ki de. Fedakar sıcak sevecen guvenilir.. Ama bunlar değil asıl anlatmak istediğim. Asıl anlatmak istediğim 'Onlar'... Aslında belki de sadece O...
Kabul etmeliyim ki öyle çok çarpıcı bir kadın olmadı hiç.. Hani su fettan tiplerden..hep başarılarıyla anılmış annesi öyle anlatır. Güzel bir ağız , cikik bir alın , ortalama bir boyla devam etmiş hayatına. Bir de biraz çukurda, küçük ama konu ben olunca koskocaman olan gözler.. Ama kendi hayatını ne zaman görmeyi bıraktı iste onu bilemem...
Herkes için bir baskası olan ve hep baskaları için yaşayan başka biri... Çok ağlamış, ona sorsan idare eden fakat bence çok mutsuz bir evliliğe iki cocuk vermiş bir kadın.. Evlilik cüzdanını evde bıraktığında kendine çok güvenen , girdiği her ortamda kisik sesle 'benim' deyip yaptıklarıyla avaz avaz buradayım diye bağıran , sevilmeyi de seven ama sevmek konu olunca iste onu en iyi bilen biri... Arkadaşlığı bana öğreten ilk öğretmen.. Bunların hepsi iste benim annem...
Hani derler ya anneler kanatsiz melekler diye..
Al anne kanatlarını kaldırdığın tozlu yerden, tak sırtına, uç ozgurce artık...
Bırak beni, kardesimi , eşini... Bak herkes uçup gidiyor özgürce.. Sen , bir gün doneriz diye o yuvayı sıcak tutma artik.. Yasa hayatını... Kimbilir belki farkedersin ozaman sevilmeyi aslında en çok senin hakettigini....
Cok hatirlamiyorum süslü kirisiksiz hallerini. Sade fotograflar var elde.. Kanitlarcasina gençliğini.. Gülen gozleri ise hep hatirimda..
İlk animi ben mı uydurdum yoksa gercekten yasandi mi bilemiyorum. Zaten anılara sarılmak için daha çok zaman var önümüzde.
Herkesin ki gibi benim ki de. Fedakar sıcak sevecen guvenilir.. Ama bunlar değil asıl anlatmak istediğim. Asıl anlatmak istediğim 'Onlar'... Aslında belki de sadece O...
Kabul etmeliyim ki öyle çok çarpıcı bir kadın olmadı hiç.. Hani su fettan tiplerden..hep başarılarıyla anılmış annesi öyle anlatır. Güzel bir ağız , cikik bir alın , ortalama bir boyla devam etmiş hayatına. Bir de biraz çukurda, küçük ama konu ben olunca koskocaman olan gözler.. Ama kendi hayatını ne zaman görmeyi bıraktı iste onu bilemem...
Herkes için bir baskası olan ve hep baskaları için yaşayan başka biri... Çok ağlamış, ona sorsan idare eden fakat bence çok mutsuz bir evliliğe iki cocuk vermiş bir kadın.. Evlilik cüzdanını evde bıraktığında kendine çok güvenen , girdiği her ortamda kisik sesle 'benim' deyip yaptıklarıyla avaz avaz buradayım diye bağıran , sevilmeyi de seven ama sevmek konu olunca iste onu en iyi bilen biri... Arkadaşlığı bana öğreten ilk öğretmen.. Bunların hepsi iste benim annem...
Hani derler ya anneler kanatsiz melekler diye..
Al anne kanatlarını kaldırdığın tozlu yerden, tak sırtına, uç ozgurce artık...
Bırak beni, kardesimi , eşini... Bak herkes uçup gidiyor özgürce.. Sen , bir gün doneriz diye o yuvayı sıcak tutma artik.. Yasa hayatını... Kimbilir belki farkedersin ozaman sevilmeyi aslında en çok senin hakettigini....
Basliksiz..
Geç mı kalındı mutluluğa acaba?
Karamsar yazılar var bu ara kalemimin ucunda
Aslında hayata baktığımda o ne bana aldiriyor nede karamsarligima
Geçiyor zaman akıyor bildigi gibi yaşatıyor belkide aslında yasamam gerekenleri...
Güzel bir yer burası... deniz güzel hava esti yine güzel güzel.. Ama iste insanın ici demekki guZel olması gereken..
Sanki içtiğim kahvenin tadı yok bu aralar.. ya çok sade geliyor kahveler yada sadelikten karmakarışık olmuş gibi.. Müzik biraz fazla mı yüksek ne? RuZgar sanki toz toprak getiriyor bana kimilerine göre tatlı tali eserken...
Ateş var bilmiyorsunuz köpeğim Güler genelde hem gözleriyle hemde cogu insandan daha çok içten ice.. bu ara o kuyruğunu biraz fazlamı sallıyor sanki o da mı battı yoksa?
Gecicek bu günler biliyorum bana da yaz gelecek belkide cogu insandan giderken.. İcimin havAsı yumuşayacak deniz kokusu gelecek burnuma..
sevgilimin kirpiklerini gördüğümde yine inanamiycam bu güzelliğe.. Ateşin en sevdiğim yeri yine kuyruğu olacak sallamasi sanki ihtiyacım olacak serinliği vericek bana...gececek biliyorum bu sonbahar sert gececek ama bitecek biliyorum...
Karamsar yazılar var bu ara kalemimin ucunda
Aslında hayata baktığımda o ne bana aldiriyor nede karamsarligima
Geçiyor zaman akıyor bildigi gibi yaşatıyor belkide aslında yasamam gerekenleri...
Güzel bir yer burası... deniz güzel hava esti yine güzel güzel.. Ama iste insanın ici demekki guZel olması gereken..
Sanki içtiğim kahvenin tadı yok bu aralar.. ya çok sade geliyor kahveler yada sadelikten karmakarışık olmuş gibi.. Müzik biraz fazla mı yüksek ne? RuZgar sanki toz toprak getiriyor bana kimilerine göre tatlı tali eserken...
Ateş var bilmiyorsunuz köpeğim Güler genelde hem gözleriyle hemde cogu insandan daha çok içten ice.. bu ara o kuyruğunu biraz fazlamı sallıyor sanki o da mı battı yoksa?
Gecicek bu günler biliyorum bana da yaz gelecek belkide cogu insandan giderken.. İcimin havAsı yumuşayacak deniz kokusu gelecek burnuma..
sevgilimin kirpiklerini gördüğümde yine inanamiycam bu güzelliğe.. Ateşin en sevdiğim yeri yine kuyruğu olacak sallamasi sanki ihtiyacım olacak serinliği vericek bana...gececek biliyorum bu sonbahar sert gececek ama bitecek biliyorum...
11 Ağustos 2010 Çarşamba
Yazmaya başlamak..
Bizim gibiler diycem gerçi henüz ' yazmak' konu olunca ne olduğumu pek bilemiyorum ama
yinede bizim gibiler!! kendini bilmezler, bir biraktilarmi yazmayı tekrar o yola giremezler.
Biriktirmediklerini sanıp biriktirdiklerine guvenemezler. Ya bir ask gerekir kalemi ele almak için
ya da tarifsiz bir acı. Öyle ' bugün Güneş açtı ,kuşlar uçtu, deniz taştı yetmez kaleme...
Beni ise iten yazmaya ne tarifsiz bir acı, ne ask, ne de doga bugün..
sadece ölmek üzere olan bir yeteneğin son tutunusu hayata sanki..
Neden mı böyle söyledim.. Bakın dinleyin o zaman..
Çok asiktim bir zaman - ellerimin titremesinden yazamadim.
Acı çektim sonra- gözyaşlarımdan yazamadim.
Mutlu oldum tarifsiz - nasılsa gecer diye yazamadim...
Ama şimdi uçlarda değil duygular... Kalem kadar kağıda yakınlar..
Belki de bu yüzden sadece yazdığımı sandim...
Bizim gibiler diycem gerçi henüz ' yazmak' konu olunca ne olduğumu pek bilemiyorum ama
yinede bizim gibiler!! kendini bilmezler, bir biraktilarmi yazmayı tekrar o yola giremezler.
Biriktirmediklerini sanıp biriktirdiklerine guvenemezler. Ya bir ask gerekir kalemi ele almak için
ya da tarifsiz bir acı. Öyle ' bugün Güneş açtı ,kuşlar uçtu, deniz taştı yetmez kaleme...
Beni ise iten yazmaya ne tarifsiz bir acı, ne ask, ne de doga bugün..
sadece ölmek üzere olan bir yeteneğin son tutunusu hayata sanki..
Neden mı böyle söyledim.. Bakın dinleyin o zaman..
Çok asiktim bir zaman - ellerimin titremesinden yazamadim.
Acı çektim sonra- gözyaşlarımdan yazamadim.
Mutlu oldum tarifsiz - nasılsa gecer diye yazamadim...
Ama şimdi uçlarda değil duygular... Kalem kadar kağıda yakınlar..
Belki de bu yüzden sadece yazdığımı sandim...
26 Temmuz 2010 Pazartesi
Beklemek...
Hayatta hep bir seyler bekliyor insan.. Otobüsün gelmesini okulun bitmesini parayı bulmayı o kesin oralarda bir yerlerde olduguna inanılan sevgilinin gelecegi gunü...
Ama sıralar öyle kolay geçmiyor iste.. Beklenen her zaman olmuyor çat diye kimse sana sırada önündeki yeri vermiyor veya okuldan öyle kolayca mezun olunmuyor hele para belki de o sadece hep bekleniyor ama hiç bulunmuyor...
Sacımın sarı olmasını istedim geçenlerde.. Pat diye olsun hemde bilmem kimin sacı kadar güzel olsun istedim.. Gittim kuaför dedi once acilcak bidi bidi ama senin istediğin gibi olması için bekle!!!
Alisverise gittim millet nasıl pür dikkat.. kaynasa biri sıraya da cirlayivereyim diye bekliyor. Paran var zevkin var beğeniyorsun alamıyorsun bekliyorsun...
İste bunlar gibi bir beklemek benimkisi ..Çok önemli değil belki beklenen ama beklerken birşeyleri ,kaçan hayat yapıyor iste beni böyle asabi...
Ama sıralar öyle kolay geçmiyor iste.. Beklenen her zaman olmuyor çat diye kimse sana sırada önündeki yeri vermiyor veya okuldan öyle kolayca mezun olunmuyor hele para belki de o sadece hep bekleniyor ama hiç bulunmuyor...
Sacımın sarı olmasını istedim geçenlerde.. Pat diye olsun hemde bilmem kimin sacı kadar güzel olsun istedim.. Gittim kuaför dedi once acilcak bidi bidi ama senin istediğin gibi olması için bekle!!!
Alisverise gittim millet nasıl pür dikkat.. kaynasa biri sıraya da cirlayivereyim diye bekliyor. Paran var zevkin var beğeniyorsun alamıyorsun bekliyorsun...
İste bunlar gibi bir beklemek benimkisi ..Çok önemli değil belki beklenen ama beklerken birşeyleri ,kaçan hayat yapıyor iste beni böyle asabi...
boşan-ma
Kuzum herseye rağmen sesini özledim sen benim en kiymetlimsin..
Kendi hayatını degistirirken 3 kisininkini mahveden bir babanın son mesajı bu...mahvettiklerinden bir tanesi kızı... Biraz zor bir kız ...aslında öyle olmak zorunda kalmış biri...hayatta zorluklar yasamış.. maddi değil belki ama beklediğini bulamamış biri o.. Ameliyathanede doktorun ona söylediği gibi bı hayat yasamamış.. Oysa ki anlasmislardi o okadar zor bir dogumdan sonra hayatının çok kolay gececegini garantilemisti.. Ama olmadı.. en azından simdilik...
digeri oğlu... Erkek olduğunu ona birilerinin söylemesine sürekli ihtiyac duyan içindeki iyiliği dışarıya istemeden yansıtan sevgili olmak ıcin bana göre son tercih olan biri o...ama çok güzel bakan biri çok komik ve bazen o kadar akıllı ki inanası gelmiyor insanın...
En sonuncusu da eşi.. O kızın annesi ve o cocuğunda...ama ilk basta onun karisi.. 32 yıl...aynı yastık değil o masallardaki gibi ama 32 yıl yanyana yastiklari...80 döneminde Ankara'da başlamış askları... Çok devrimci tipler değiller
o donemde amac sadece okumak onlar için bide bulasmamak olaylara.. İste bu şartlar altında birbirlerine bulaşıyorlar.. İki tarafta izmirli.. Ortak konu bulmak kolay.. Bayram seyran beraber gidelim izmire derken nikah memuru soruyor hastalıkta saglıkta iyi günde kötü günde....
Hepsine evet o anda.. Kalpler hızlı atıyor bütün duygular tavan yapmış kafada beraber yaşlanma hayalleri...
Ama olmuyor...adam biyolojik yasını hesaplatip 50 iken 45 çıktığını öğrendiği gün kendi biyolojik saatinin onu uyardığını hissediyor alttan alttan.. Hastalık kadına düşmüş saglık adama iyi gün adamda yaşanmış kötü gün kadinda.. E böylece kadının yası tam da hissettiği gibi...yorgunluğu kadar çok yasamış..adam bakmış etrafta vucutları aynı saatte atan birsuru kadın var gözü görmemiş o an hayatta her an onun yanında duran kadını duymamış saatin tık tak lari yüzünden cocuklarının içten ice yapma baba diye bagirislarini.. Almış Aslan ayaklı antika mobilyalarını gitmiş evden..tek aldığı onlar değilmiş tabi karısının ahini cocuklarının icinden de baba sıcaklığını goturuvermis nakliye kamyonunda..
Evler tutulmuş herkes kendine başka bir hayat kurmuş.. Ama belkide sadece kız biliyormuş asıl zorluk simdi başlıyormuş.. Annesine kocasız kendisine babasız bir hayat neler getirecek kestiremiyormus..
Bu bosan-ma işlemi insanın icini temizlemiyor-mus...aldat-ma olunca hiç birsey eskisi gibi olmuyor-mus .. Zaman gecse de açılan yaralar kolay sarılmıyor-mus..
Kendi hayatını degistirirken 3 kisininkini mahveden bir babanın son mesajı bu...mahvettiklerinden bir tanesi kızı... Biraz zor bir kız ...aslında öyle olmak zorunda kalmış biri...hayatta zorluklar yasamış.. maddi değil belki ama beklediğini bulamamış biri o.. Ameliyathanede doktorun ona söylediği gibi bı hayat yasamamış.. Oysa ki anlasmislardi o okadar zor bir dogumdan sonra hayatının çok kolay gececegini garantilemisti.. Ama olmadı.. en azından simdilik...
digeri oğlu... Erkek olduğunu ona birilerinin söylemesine sürekli ihtiyac duyan içindeki iyiliği dışarıya istemeden yansıtan sevgili olmak ıcin bana göre son tercih olan biri o...ama çok güzel bakan biri çok komik ve bazen o kadar akıllı ki inanası gelmiyor insanın...
En sonuncusu da eşi.. O kızın annesi ve o cocuğunda...ama ilk basta onun karisi.. 32 yıl...aynı yastık değil o masallardaki gibi ama 32 yıl yanyana yastiklari...80 döneminde Ankara'da başlamış askları... Çok devrimci tipler değiller
o donemde amac sadece okumak onlar için bide bulasmamak olaylara.. İste bu şartlar altında birbirlerine bulaşıyorlar.. İki tarafta izmirli.. Ortak konu bulmak kolay.. Bayram seyran beraber gidelim izmire derken nikah memuru soruyor hastalıkta saglıkta iyi günde kötü günde....
Hepsine evet o anda.. Kalpler hızlı atıyor bütün duygular tavan yapmış kafada beraber yaşlanma hayalleri...
Ama olmuyor...adam biyolojik yasını hesaplatip 50 iken 45 çıktığını öğrendiği gün kendi biyolojik saatinin onu uyardığını hissediyor alttan alttan.. Hastalık kadına düşmüş saglık adama iyi gün adamda yaşanmış kötü gün kadinda.. E böylece kadının yası tam da hissettiği gibi...yorgunluğu kadar çok yasamış..adam bakmış etrafta vucutları aynı saatte atan birsuru kadın var gözü görmemiş o an hayatta her an onun yanında duran kadını duymamış saatin tık tak lari yüzünden cocuklarının içten ice yapma baba diye bagirislarini.. Almış Aslan ayaklı antika mobilyalarını gitmiş evden..tek aldığı onlar değilmiş tabi karısının ahini cocuklarının icinden de baba sıcaklığını goturuvermis nakliye kamyonunda..
Evler tutulmuş herkes kendine başka bir hayat kurmuş.. Ama belkide sadece kız biliyormuş asıl zorluk simdi başlıyormuş.. Annesine kocasız kendisine babasız bir hayat neler getirecek kestiremiyormus..
Bu bosan-ma işlemi insanın icini temizlemiyor-mus...aldat-ma olunca hiç birsey eskisi gibi olmuyor-mus .. Zaman gecse de açılan yaralar kolay sarılmıyor-mus..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)